Hayatı
Cavit Cav, 27 Ağustos 1905 yılında Selanik’te dünyaya gelir. Kendisi Mustafa Kemal Atatürk’le aynı mahallede büyümüş bir kişidir. Teyzesi Emine Hanım, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’la arkadaşlık yaparken, annesi Cevriye Hanım da Makbule Hanım ile samimidir. Ancak Selanik’te kalması çok uzun sürmez Cavit Cav’ın, çıkan Balkan Savaşları sonucu Bulgarlar ile Yunanlılar arasında çatışmalar yüzünden ailesiyle önce İzmir’e, sonra Manisa’ya ve son olarak 1915 yılında İstanbul’a gitmek zorunda kalır. Cavit Cav için yeni bir hayat başlamak üzeredir. Bu hayatta, daha on yaşında arkadaşıyla birlikte aldığı ortak bisiklet, onu bisiklet serüvenin başlangıcına hazırlar. Bisiklete olan tutkusu, onu 1920’de ilkokuldan sonra Sanat Mektebine götürür.
Olimpiyat Serüveni
Bisiklete olan inancı, onu 1924’teki Paris Olimpiyatları’na giden ekibe seçilir ama ekip bisikletleri temin edemez ve böylece dönmek zorunda kalırlar. Cav, Paris Olimpiyatları’na gidemese de aynı dönem İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları kazanır. Aynı dönem Tophane Askeri Sanat Mektebi’nde öğretmen olarak çalışmaya başlar ama hamal kadrosuyla, cüzi bir ücretle çalışır. Geçimini sağlamak için aynı zamanda bisikletini kiraya verir. Öğretmenlik yaparken Cav, 1925 yılında dükkan kiralar ve bisiklet tamiriyle de uğraşmaya başlar. Bir taraftan öğretmenlik yapar, bir taraftan bisiklet kiralar, bir taraftan bisiklet tamiri yapar ama bir yandan da sporcu olarak idmanını eksik etmez.
1926’da yeniden İstanbul ve Türkiye şampiyonluklarını kazanır. Teknik anlamda yetenekleri sayesinde 1927’de mitralyöz fabrikasında ustabaşı olarak çalışmaya başlar. 1923 yılında Bisiklet Federasyonu kurulmuş ve başkanlığa Muvaffak Menemencioğlu getirilmişti. Muvaffak Menemencioğlu, Cavit Cav’ı Amsterdam Olimpiyatları’na katılması için dört kişiden oluşan bir ekiple Paris’e gönderir. Cav, Paris’teki ünlü bisiklet fabrikasında iş bulur ve yurt dışında bisiklet üretimiyle ilgili deneyim kazanmaya başlayacaktır. Dört ekip maddi imkansızlık nedeniyle iki yataklı bir oda tutar ve akşama kadar çalışıp sadece akşamları Amsterdam Olimpiyatları için idman yapabilmektedirler. Cavit Cav’ın da içinde bulunduğu dört kişilik ekip başarılı olamaz ve İngiltere’ye elenirler. Gündüz iş, akşam idman ve maddi imkansızlıklar sonucu gelen başarısızlık…
Amsterdam Sonrası
Amsterdam’dan sonra askere gidiş başlar Cav için, askerden sonra yeniden öğretmenlik için başurur ve Diyarbakır Sanat Mektebi’ne atanır. Öğretmenliğinin yanı sıra Diyarbakır’a bisiklet sevdası aşılar, Diyarbakır’da ilk kez bisiklet yarışması düzenler. Diyarbakır’da yaşadığı sırada 1933 yılında “Teoman” ismini verdiği oğlu, 96 günlükken hayatını kaybeder. O dönem oğlu için doktor da bulamaz, oğluna baytar bakar. Ölüm kağıdı almak için gider, kağıdı vermeden önce bir gece önceki vizite ücretini ister. Bu olay Cavit Cav’ın gelecek yıllarda doktora verdiği değeri gösteren olayın da muhtemelen temelini oluşturan olaylardan olmuştur.
Diyarbakır’da yaşadığı acı olay sonrası Ankaraya’ya gelir ve kısa süre sonra 1933-41 yılları arasında görev yapacağı Bisiklet Federasyonu İkinci Reisliği’ne getirilir. İdarecilik yaparken bir de mağaza açar, kendi bisiklet üretimini de yapar ve bir çocuk için bisiklet sürebilmesi için üç tekerlekli ama iki tekerliğe de dönebilen bir bisikleti de bu dönemde imal eder.
İstanbul’a Dönüş ve Menderes’le Anısı
İkinci Dünya Savaşı sırasında yeniden askerliğe çağrılır ve askerlik dönüşü ailesiyle birlikte İstanbul’a yeniden yerleşir. Çocuk arabası ve çocuk bisikleti, üretim pazarlama ve satış işleriyle uğraşmaktadır. İlerleyen yıllarda, 17 Şubat 1959’da Başbakan Menderes’in uçağı İngiltere’ye giderken düşer ve kurtulanlar arasında milletvekili olan Emin Kalafat vardır. Emin Kalafat tedaviden sonra Türkiye’ye dönecektir ama yürüyemeyecek haldedir. Başbakan Menderes, Cavit Sav’ın bulunmasını ve durumun ona iletilmesini ister. Sav sadece 14 saatte tekerlekli sandalye yapar ve Emin Kalafat’ın uçağının inişine yetiştirmeyi başarır. Cavit Sav, böyle bir kriz anında akla gelen bir isimdir.
Fabrika Açması ve Yaşadığı Bunalım
Cavit Sav, 4 Ağustos 1960 yılında bisiklet fabrikasının açılışını yapar; ancak fabrikanın açılışı için aldığı krediler ve ortak ettiği arkadşaının kötü niyeti sonucu fabrika satışa çıkar. Sonuç olarak 5 Mart 1962 yılında fabrika mahkeme tarafından iflasına karar verilir. Bu olay sonrası psikolojisi bozulur, üstüne ailevi sorunları da eklenir ve 13 Ekim 1964 günü, bilinç kaybı yaşadığı için Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne başvurur, orada bir süre yatar ama kendi moral bozukluğundan başka bir şeyi olmadığı anlaşılır.
Hayatının Geri Kalanı ve Bedenini Bağışlaması
Bu zor günlerinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurur ve bir süre Maçka Sanat Enstitüsü’nde öğretmenlik yapar. Sonrasında geçici olarak dostlarının da yardımıyla küçük çaplı üretim işleri yapar. Son kalan arsasını satar ve 1968’de üstündeki iflasını kaldırır. Bu zor günlerinin ardından artık geri kalan ömrünü Seyranbağları Huzurevi’nde geçirir. Cav, yaşamının son yıllarında, 1981 yılında bir haberle karşılaşır: Habere göre tıp fakültesinde anatomi dersleri için kadavra aramaktadır ama kadavra temini için sıkıntı yaşamaktadır. Bu haberden etkilenen Cav, bedenini bağışlamaya karar verir. Bedeninin bağışlandığına dair evrakları tamamlandıktan sonra Cavit Cav, 28 Nisan 1982’de vefat etmiştir. Vefatından sonra bedeni, uzun yıllar Anatomi Anabilim Dalı’nda eğitim amaçlı hizmet etmiştir.
Cavit Cav Üzerine
Selanik göçmeni bir ailenin evladı olan, hayatınıda bisikletle uğraşmaya başlayan, bisiklet tamiri yapan, bisiklet sporuyla olimpiyatlara katılan, üç tekerlekli bisiklet yapan, sonra da tekerlekli sandalye yapan, bisiklet fabrikası açan bir insandı Cavit Cav. Fabrika açtı ama fabrika istenmeyen olaylar yüzünden iflas etti, mesela çektiği kredi ve ortak ettiği bir dostu yüzünden, işler umduğu gibi gitmedi. 96 günlük oğlunu kaybetti, oğlunu o dönem baytar baktı, doktor bakmadı. Hayatın sonlarında öğrencilerin eğitimi için kadavra olarak bedenini bağışladı. 1905’te doğdu, 1982’de hayata gözlerini yumdu ama hiçbir zaman yaptıkları unutulmayacak; mesela olimpiyatlara zorluklarla katılması unutulmayacak, üç tekerlekli çocuk bisikleti imal etmesi unutulmayacak, tekerlekli çöp konteynırını üretmesi, 14 saatte tekerlekli sandalye üretmesi, Türkiye’de artık tekerlekli sandalye üretilmesine öncü olması unutulmayacak. Türkiye’nin ilk kadavra bağışçısı olmasıyla değeri hep bir başka olacak, unutulmayacak.
Belki de Cavit Cav’ı en iyi anlatan araştırmacı yazar Sunay Akın’dır. Videoda Cavit Cav’dan da bahsedilmektedir ve vasiyeti anlatılmaktadır. Cavit Cav üzerine izlemeye değer bir videodur.
Cavit Cav’ın hayat hikayesi Sunay Akın’ın anlatımıyla, yine izlemeye değer bir video.
Kaynak: Mehmet Demirci & Serap Şahinoğlu – Anatomiye Adanmış Bir Beden: Cavit Cav (Makale).
Sunay Akın.
Görsel Kaynak: Sunay Akın, Bikepedia.