Nuri Bilge Ceylan, son olarak 2019 yılında çıkardığı Ahlat Ağacı filminden sonra sessizliğini dört yıl sonra çıkardığı Kuru Otlar Üstüne filmiyle bozdu. Cannes’da “en iyi kadın oyuncu” kategorisini Merve Dizdar’la kazanan film, bu yönüyle ayrıca dikkatleri üzerine çekmişti.
Konusu:
Bir Zamanlar Anadolu’da Kırşehir’de çeken, Kış Uykusu‘nda Nevşehir’de çeken Ceylan, bu filmiyle daha da uzağa gidiyor ve rotayı Erzurum’a çeviriyor. Ahlat Ağacı‘ndaki atanamamış öğretmen Sinan var olurken, Kuru Otlar Üstüne‘de atanmış bir öğretmen olan Samet kendisini gösteriyor. Samet, biraz Kış Uykusu’ndaki Aydın’a, biraz da Ahlat Ağacı‘ndaki Sinan’a benziyor.
Samet öğretmen, doğu görevinin sonuna yaklaşmış bir şekilde ikinci döneme başlar. Birlikte yaşadığı Kenan ve rutin bir şekilde gidip geldiği okul hayatı dışında pek de başka bir hayatı yoktur. Kendisi gibi aynı meslekten olan ama aynı zamanda engeli olan Nuray’la tanışması, Kenan’ı da onunla tanıştırması ve üstelik okulda da işlerin pek yolunda gitmemesi üzerine sıradan giden hayatı, tayininin gelmesine yakın sıradanlıktan çıkacaktır.
Film Üzerine:
Nuri Bilge Ceylan sinemasındaki gitmek isteyip de gidememe hali bu filmde de kendisini gösteriyor. Zorunlu bir sebep, coğrafyadan sıkılma hali ve o coğrafyada kendine yabancı bulma hali kendisini gösteriyor. Bu atmosfere karlı, kasvetli bir hava ve bu havanın içine de çatışma ögeleri serpiştiriliyor. Ortaya manzaralı ve çatışmalı bir film çıkıyor.
Ceylan, önceki filmlerine göre daha politik bir görüntüye sahip olsa da, elbette “politik film” diye sınıflandırdığımız birçok filme göre apolitik kalıyor. Daha çok Samet’in aykırı durumların içerisine kendisine yer bulması üzerine bir film. Buradaki aykırılık durumu, göze sokarak gösterme üzerine değil, daha çok “düş görme” üzerine.
Samet karakterinin özellikleri: Lafını sözünü esirgemezden çok; nerede, ne zaman, ne söyleyeceğini tam olarak kestiremeyen, dengesiz hareketler yapan ve tam anlamıyla iletişim sorunu yaşayan… Gerçekçilikten uzak değil, gerçeğe yakın bir karakter. Bir de ayrımcı bir tarafı var ki, bu da iletişim sorunu yaşayan, çocuksu tarafı olan yanıyla açıklanabilir. Sanki hiç büyüyememiş gibi bütün dünyayla kavgalı, iletişim sorun yaşıyor ve biraz fazla çocuksu ve kaçıp kurtulmayı, hatta kin gütmeyi bile huy edinmiş… Bu yüzden istemsiz bir düş görüyor, sanki hiç büyümemiş de, o sıralarda yeniden çocukluğunu yaşıyor gibi. Bir de ilgisini çekmeyen bir şeyin, başkasının fark etmesiyle ilgisini çekmeye başlaması huyu da var.
Film Hakkında:
Nuri Bilge Ceylan, yönetmenlikten önceki mesleği olan fotoğrafçılığını sık sık konuşturarak filmde sık sık fotoğraf çekimine yer veriyor ve kimi zaman bu filmin geçişlerde de kendisini gösteriyor. Senaryo içerisinde de uzun uzun yazılan diyaloglara ağırlık veriyor. Üç saat uzunluğunda filmde uzun uzun diyaloglar, karlı kasvetli kış ortamı, tablo gibi manzara görüntüleri görmek mümkün. Kısacası aslında Nuri Bilge Ceylan’a dair detaylar filmde kendisini gösteriyor.
Merve Dizdar’ın karakteri olan Nuray, engelli bir karakter olmasıyla biraz da Ceylan’ın önceki karakterlerden farklı. Nuray öğretmen, aslında biraz da Samet öğretmenin kişiliğini daha iyi göstermesi yönünden önemli bir karakter. İkilinin uzun uzun diyaloglarının yanı sıra, bir de “dördüncü duvarı yıkmak” kavramını gösteren bir sahneye de tanıklık etmemizi sağlıyor. Abbas Kiarostami sinemasında da görmenin mümkün olduğu bu kavram, Nuri Bilge Ceylan’ın bu filminde de bu kavram kendisini gösteriyor.
Kuru Otlar Üstüne, Nuri Bilge Ceylan’ın elbette Bir Zamanlar Anadolu’da, Kış Uykusu, Ahlat Ağacı ve Uzak kadar iyi bir film değil ama film koleksiyonu arasında yer alan en iyi filmlerinden birisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.